ZAMANA UY(MA) !!

Biliyorum ki bu SEIKO saatin ne güzellikle, ne sağlıkla ne de modayla alakası var. Ama görünce o kadar çok sevdim ki, dayanamadım, iki satır yazmak istedim. Her şeyin dijitalleşmeye başladığı günümüzde ben hala ajanda, kağıt kalem kullanmaya devam ediyorum, masamda masa takvimine notlar alıyorum. Ya da kitabımı elime alıp kağıt kokusunu içime çekerek okumayı, uykuya dalmayı seviyorum. Teknolojiden de uzak kalmıyorum elbette. Dışarıda müziğimi telefon aplikasyonlarından dinliyorum, wi-fi hoparlör kullanıyorum ama keyif yapmak istediğimde evdeki amfili müzik setimi ve cd’lerimi zevkle kullanıyorum. Sabahları da alarmlı saatle uyanıyorum. Pek çok arkadaşım telefonlarını kuruyorlar. Müzikle ya da farklı seslerle uyanıyorlar. Hızlı akan hayatta sadeleşmek, bir tek telefonla her işini görmek mantıklı da olsa, bir süre sonra telefona bağımlı hale geliniyor. Akıllı telefon sayesinde, aklımızı kullanmayı unutuyoruz. Eskiden tüm sevdiklerimin telefon numaraları, doğum tarihleri aklımdayken, şimdi her şeyi nasıl olsa telefon hatırlıyor diye aklımda tutmak istemiyorum. Teknoloji her ne kadar rahat olsa da, bence bir süre sonra herkes tekrar mekaniğe dönecek. Elektronik mi, mekanik mi deseler ben hala mekaniği tercih edenlerden biri olarak, rahatlıkla söyleyebilirim ki, mekanik daha sağlıklı ve uzun ömürlü. Bir saatten nerelere geldik…  Bu alarmlı ve sessiz mekanizmalı, kırmızı, şirin saatin suçu hepsi…    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder